Adana FM
Adana FM

DOLAR

32,5004

EURO

34,6901

ALTIN

2.496,45

BIST

9.693,46

Evine 2 senedir et alamayan vatandaş: Kemik suyuyla idare ediyoruz

Artan maliyetlerinin ardından beyaz et ve kırmızı et fiyatları yükselmeye devam ediyor. Tüketici almakta; esnaf satmakta zorlanıyor. Yurttaşlar …

Evine 2 senedir et alamayan vatandaş: Kemik suyuyla idare ediyoruz

Artan maliyetlerinin ardından beyaz et ve kırmızı et fiyatları yükselmeye devam ediyor. Tüketici almakta; esnaf satmakta zorlanıyor. Yurttaşlar isyan eder durumda. 2 senedir et yiyemediğini dile getiren bir vatandaş, “Kemik alıyoruz, kemiği kaynatıp suyunu koyuyoruz. Dolapta bir şey olmayınca isyan ediyoruz. Türkiye’de yaşadığımıza isyan ediyoruz. Yabancılar bizden güzel yaşıyor. (Yetkililer) Onlar kendi evlerinde yiyorlarsa, ama biz yiyemiyorsak, haram…” ifadelerini kullandı.

Kamera: Ali Selim YAMANLI

Artan yem fiyatları ve maliyetler kasap tezgahlarına yansıyor. Özellikle dar gelirli yurttaşlar sadece vitrinden fiyatları bakıp alamadan eve gitmekle yetiniyor… Alabilen de kiloyla değil, gramla alıyor.

İstanbul’un en çok göç alan ilçelerinden Bağcılar’da dahi fiyatlar cep yakıyor. Sucuğun kilosu 140 TL, kuzu sırtın kilosu 140 TL, kuzu butun kilosu 135 TL, dana bifteğin kilosu 180 TL, köftenin kilosu 140 TL, dana kıymanın kilosu 145 TL, dana kuşbaşının kilosu 160 TL’ye satılıyor.

Biz de Bağcılar’da vatandaşa mikrofon uzattık, “Et fiyatlarını nasıl buluyorsunuz? Çocuklarınızın veya torunlarınızın sağlıklı beslenmesiyle ilgili endişe taşıyor musunuz?” diye sorduk.

Verilen yanıtlar şöyle oldu:

“ET YERİNE KEMİK SUYU KULLANIYORUZ”

Gülseren Aslan: “Uçtu gidiyor… Etler altın fiyatı… (Bütçeyi zorluyor mu?) Hem de nasıl. (Ne sıklıkla kırmızı et tüketebiliyorsunuz?) Hiç et tüketmiyoruz vallahi. Kurban Bayramı’ndan Kurban Bayramı’na… (Önceden alabiliyor muydunuz?) Tabi ki alıyorduk. (Ne zamandır alamıyorsunuz?) 2 seneden beri alamıyoruz. (Yemeklerin içine az da olsa…) Yok vallahi koymuyoruz. Kemik alıyoruz, kemiği kaynatıp suyunu koyuyoruz.

“TÜRKİYE’DE YAŞADIĞIMIZA İSYAN EDİYORUZ”

(Çocuklarınızın veya torunlarınızın sağlıklı beslenmesiyle ilgili endişe taşıyor musunuz?) Var tabi ki, olmaz mı? Biz yiyemeyince onlar da yiyemiyor. (Bu durum sizi üzüyor mu?) Üzmez mi… Tabi ki üzüyor. Çok da üzülüyoruz vallahi. Sebze-meyve bile eve girmiyor. (Evde yemek yapmak için mutfağa girip buzdolabını açtığınızda neler düşünüyorsunuz?) Dolapta bir şey olmayınca isyan ediyoruz. Türkiye’de yaşadığımıza isyan ediyoruz. Yabancılar bizden güzel yaşıyor. (Buradan yetkililere bir çağrınız var mı?) Onlar kendi evlerinde yiyorlarsa, ama biz yiyemiyorsak, haram…”

“ET ULAŞILAMAYACAK DÜZEYDE”

Ahmet Aydoğdu: “Et şu anda Türkiye’de ulaşılmaz durumda. Orta halli veya düşük gelirli bir ailenin şu an ete ulaşması ancak bayramdan bayrama. Yoksa mümkün değil bence. (Genç bir insansınız, fazla proteine ihtiyacınız var, bunu karşılayabiliyor musunuz?) Kesinlikle karşılayamıyoruz. Ben KYK yurdunda kalıyorum, burada bile ete zor ulaşılırken aile evinde veya dışarıda yemek yerken et kesinlikle ulaşılmaz bir düzeyde. Çok nadir yiyebiliyorum.

“2-3 KERE DÜŞÜNMEDEN DIŞARIDA BİR ŞEY YEMEYE YELTENEMİYORUM”

(Dışarı çıktığınızda rahatça yemek yiyebiliyor musunuz?) Kesinlikle hayır. Fiyatına bakmadan, en az 2-3 kere düşünmeden birşey yemeye yeltenmiyorum. (Ne sıklıkla kırmızı et tüketebiliyorunuz?) İşlenmiş olarak köfte tarzında şeyler tüketebiliyoruz. Onlar da zincir marketlerin düşük fiyatlı, içinde ne olduğu bilinmeyen etlerinden…”

“GÜNDE 250 LİRA KAZANIYORUM, 1 KİLO ETİ ZOR ALIYORUM”

Hakkı bey: “Fiyatlar aldı başını gidiyor. (Ne sıklıkla et tüketiyorsunuz?) Biz tüketemiyoruz… Bu şartlar altında tüketemiyoruz. Kendi geçimimizi sağlayamıyoruz, çocuklarımızınkini nasıl sağlayacağız? (Yetkililere bir çağrınız var mı?) Var da dinleyen yok ki… (Günde kaç saat mesai yapıyorsunuz?) Sabah 7’den, gece 12’ye kadar çalışıyorum. (Günlük kazancınız ortalama ne kadar?) 250 lira civarı… (Fiyatı 250 liradan fazla olan et çeşitleri var… Siz günde 12 saatten fazla çalışıyorsunuz, bir kilo eti zor alabiliyorsunuz) Alamıyoruz, aynen öyle.”

“İPİN UCU KAÇTI”

Cafer Alkan: “Fiyatlar kazık… Emekliyim, 4-5 tane kiracım var ama yine de zorlanıyorum. 2 tane çocuk okuttum, üçüncüyü okutuyorum, bu seneki kadar zorlandığımı hiç hatırlamıyorum. Mahvettiler ülkeyi. (Torunlarınızın ve çocuklarınızın her istediğini rahatlıkla alabiliyor musunuz?) Mümkün değil. Bu krizden nasıl çıkılacak bilmiyorum ama ipin ucu kaçtı gibi geliyor. Ne iktidar iktidarlığını yapabiliyor, ne muhalefet muhalefetliğini yapabiliyor; sonuçta çeken, ezilen yine halk oluyor.”

“BİR KERE ALSAN İKİNCİYE ALAMIYORSUN”

Muhammet Küçükarslan: “Et fiyatları çok kötü. (Sıklıkla alabiliyor musunuz?) Alamıyoruz, nasıl alacağız. Bir kere alsan ikinci defa alamıyorsun. Ayda en fazla bir, iki defa alırsın. Sonra? (Eskiden daha sık alabiliyor muydunuz?) Alabiliyordum. 3 kilo alıyordum, 4 kilo alıyordum. Şimdi 1 kilo kıyma alamıyorum. Özellikle bu son 2 sene perişanlık… Rızkı veren Allah ama bu sistemde sıkıntı büyük. Devletin buna bir denetim getirmesi lazım. Ama devletimiz, ‘halinize şükredin, devam edin’ diyor. Biz Allah’a şükrediyoruz. Biz rabbimize şükrederiz ama bunlara şükür olmaz… Çünkü kazıklanıyoruz. Mesela geçen gün Kılıçdaroğlu, ‘ÖTV’yi indireceğim’ dedi, milletvekilleri hemen ayağa kalktı; ‘olmaz, olmaz’… Niye? Kuyruğunuza mı bastılar?”

“FİYATLAR ŞAKA GİBİ”

Bülent bey: “Fiyatlar şaka gibi. Pahalı. Bütçeyi zorluyor. Ben yiyebiliyorum ama yiyemeyen arkadaşlarımı görüyorum. Pahalı..”

“ET YEMEYELİ 1 SENE OLDU”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Ben et fiyatlarının ne kadar olduğunu bilmiyorum. Evime hiç et girmiyor. Ben et yemeyeli belki bir sene oldu. Alamıyorum. (Çocuklarınızın veya torunlarınızın sağlıklı beslenmesiyle ilgili endişe taşıyor musunuz?) Var tabi, olmaz mı… Sadece asgari ücretle çalışıyorsun, hangisini alacaksın. Ödeyemediğim 5 kiram var şu an… Yeterli beslenemiyoruz. Bak benim oğluma (elini tuttuğu oğlunu göstererek) ne kadar zayıf görüyor musun? (Et, sebze, meyve yedirebiliyor musunuz?) Yediremiyorum. Allah ne verdiyse onu yiyoruz.

“BEN KURU EKMEK YESEM DE OLUR AMA ÇOCUĞUMU DOYURAMIYORUM”

(Evde yemek yapmak için mutfağa girip buzdolabını açtığınızda neler düşünüyorsunuz?) Üzülüyorum. Bir makarna yapıyorum, bir çorba yapıyorum, yanına da bir soğan… Çocuğumu da onunla besliyorum. Ne yapabilirim… Oğlum için üzülüyorum. Kendimi bıraktım da onu düşünüyorum. Ben kuru ekmek yesem de karnım doyuyor ama çocuğumu doyuramıyorum. Hayat şartları çok zor. Allah hepimizin yardımcısı olsun.”

“MANGAL YAPAMAZ HALE GELDİK”

İsmini vermek istemeyen vatandaş: “Fiyatlar çok çok çok pahalı. Bütçeyi çok zorluyor. Eskiden bir araya gelirdik, evde mangal yapardık. Ortalama 15-20 günde bir yapardık eskiden. Şimdi Kurban Bayramı’ndan dolayı bir mangal yaptık, şimdi ikinci mangalı yapmak istiyoruz, hesap yapıyoruz… 10-15 kişilik kalabalık bir aileyiz; eti, yeşilliği vesaire 1000 lirayı geçiyor… O yüzden mangalı erteledik. O kadar yani.”