Adana FM
Adana FM

DOLAR

32,3535

EURO

35,1812

ALTIN

2.324,98

BIST

9.079,97

Atatürk Havalimanı için çarpıcı çözüm önerisi

Türkiye’de havacılık ekonomisine hakim, sektörün duayenlerinden Alper Eliçin, Atatürk Havalimanı için dikkat çeken bir çözüm önerisi sundu …

Atatürk Havalimanı için çarpıcı çözüm önerisi

Türkiye’de havacılık ekonomisine hakim, sektörün duayenlerinden Alper Eliçin, Atatürk Havalimanı için dikkat çeken bir çözüm önerisi sundu. Eliçin, önerisini detaylarıyla SÖZCÜ aracılığıyla açıkladı.

Türkiye’de havacılık sektöründe herkesin saygı duyduğu ender isimlerden, Pegasus Havayolları Eski Kurucu Ortağı – Havacılık Danışmanı Alper Eliçin, Atatürk Havalimanı tartışmalarına çarpıcı bir çözüm önerisiyle katıldı.

Havacılık ekonomisine en hakim isimlerden Alper Eliçin, hastane inşaatıyla başlayıp iki yıldır devam eden ve son günlerde millet bahçesi inşaatı için iş makinelerinin aprona girmesiyle alevlenen Atatürk Havalimanı’nı SÖZCÜ’ye değerlendirdi.

İşte Türkiye havacılık sektörünün duayenlerinden Alper Eliçin’in SÖZCÜ okurları için sürecin başından bu yana Atatürk Havalimanı’nda yaşananlarla ilgili tespitleri ve çözüm önerisi:

“İKTİDAR İNATLAŞIYOR”

Bugünlerde Atatürk Havalimanı yine manşetlerde. İktidar ve muhalefet bu konu üzerinde şiddetli bir tartışma içerisinde… STK’lar ve kamuoyu da bu tartışmanın içerisinde. Ayrıca tartışma iktidar tarafından maalesef inatlaşma noktasına getirilmiş durumda. Daha imar planı değişmeden, ruhsat alınmadan bir inşaat şirketinin işe başlaması da bunun ispatı.

“MİLLİ SERVET TAHRİP EDİLİYOR”

Havacılık sektöründe uzun yıllar çalışmış bizler için bu çok hüzün verici. Milli servet tahrip ediliyor. Yeni İstanbul Havalimanı da hatalı yer seçimi, yanlış ihale politikası ve bunun getirdiği finansman modeli ile uzun yıllar ülkenin yoksullaşmasına katkı vermeye devam edecek. İleriye dönük bu zararlara tek tek göz atacak olursak;

“FAİZ YÜKÜ HER GEÇEN GÜN ARTACAK”

Son derece pahalı bir finansman modeliyle yapılan bu yatırım için kullanılan kredileri uzun yıllar Türkiye geri ödemek zorunda kalacak. Artan küresel enflasyonun sonucu olarak tüm dünyada faizler arttığından değişken faizle alınan bu kredilerin (faiz) yükü de her geçen gün artacak. Havalimanına yolcu garantisi adı altında Hazine garantisi verildiğinden bu yük uçan açmayan herkesin sırtına artarak binecek. Tıpkı Osmangazi, Yavuz Selim, 1915 Çanakkale Köprüsü, Boğaz Tüp Geçişi, Akkuyu Nükleer Santrali ve pek çok şehir hastanesinde olduğu gibi.

“ÇEVRE TAHRİBATINA NEDEN OLDU”

İstanbul Havalimanı gerçekten büyük oranda üzerinde ağaç örtüsü bulunan bir ormanlık arazide kurulmadı. Ancak, Kuzey Ormanları’nda açılan otoyollar, maden ocakları ile ciddi bir tahribat meydana getirdi. Kentin kaçınılmaz olarak kuzeye doğru gelişecek olması nedeniyle de bölgede pek çok imarlı ve imarsız yapılaşma ortaya çıkacak, asıl büyük çevre tahribatı o zaman oluşacaktır.

“METRO CİDDİ KÜLFET”

Halen yapılmakta olan Halkalı-Havalimanı-Zincirlikuyu metro hattına gereksinim, havalimanının hatalı yer seçimi yüzünden ortaya çıkmış olup, ciddi bir ek mali külfet yaratacaktır.

“İŞLETME MALİYETLERİ BİLETLERİ FİYATLARINI ETKİLEYECEK”

Meteroloji uzmanlarının uyarılarına rağmen yoğun yağmur ve kar alan bir arazide oluşturulan, inşa edilen havalimanı, 2022 kışında kar nedeniyle sınıfta kalmış, yolcular uçaklarda, terminalde ve otoyollarda mahsur kalmıştır. Bu sorunlar önümüzdeki yıllarda kısmen çözümlenebilse de işletme maliyetlerini arttıracak, bu da bilet fiyatlarına olumsuz etki yapacaktır.

“PİSTLER YANLIŞ KONUMLANDIRILIDI”

Pistler hatalı konumlandırıldığından yan rüzgara açık olup, bu durum iniş kalkış frekansalarını olumsuz etkileyecek, iptaller, gecikmeler ve başka havalimanlarına yönlendirmeler sonucu havayolları için işletme zararlarına yolcular içinse mağduriyetlere neden olacaktır.

“EN BÜYÜK ZARARI THY GÖRECEK”

Bu havalimanını en çok kullanan havayolu olan THY bu durumdan rekabet ettiği yabancı havayollarına göre daha fazla zarar görecek, rekabetten olumsuz olarak etkilenecektir. En kötüsü olumsuz meteorolojik koşullar nedeniyle havalimanında kaza riski yüksek olacaktır.

Havalimanı pistleri ve taksi yolları çok geniş bir alana yayıldığından iniş kalkış sürecinde uçakların taksi süresi de uzamış olduğundan, operasyon maliyetleri artmış, bu yük de bilet fiyatları üzerinden yolcuya yüklenmiştir.

“SABİHA GÖKÇEN İKİNCİ PİSTİ BİLİNÇLİ GECİKTİRİLİYOR”

İstanbul Havalimanı’nın elden geldiğince doluluğunu artırmak için Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ikinci pisti bilinçli olarak geciktirilmekte, İstanbul’un Anadolu Yakası, Kocaeli, Düzce, Yalova ve Bursa’da yaşayan vatandaşların Sabiha Gökçen’i etkin kullanması engellenmektedir.

“İGA’NIN İKİNCİ ÜÇÜNCÜ FAZI İÇİN UYGUN KREDİ İMKANSIZ”

Havalimanının şu ana kadar ilk aşaması tamamlanmış durumdadır. Daha ikinci ve üçüncü aşamasına başlanmamıştır. İstanbul Havalimanı’nın diğer fazları için 4 milyar Euro daha para bulunması gerektiği belirtiliyor. Bugünün şartlarında bu parayı bulmak hemen hemen imkansız olup, bulunsa bile bu meblağ ancak tefeci faizi ile sağlanabilecektir. Sonuçta Türkiye’nin on yıllarca ödeyeceği korkunç borçlara bir ek daha gelecektir.

“ATATÜRK’TEKİ YIKIMIN İKİ NEDENİ VAR”

Tüm bu şartlar söz konusu iken Atatürk Havalimanı millet bahçesine dönüştürülmek üzere tahrip edilmekte ve milli bir değerimiz yok edilmektedir. Bu yıkımın iki büyük nedeni olduğu düşünülmektedir:

Seneye ortaya çıkması olası olan bir iktidar değişikliğinde İstanbul Havalimanı’nı yapan firmaların kendini güvende hissetmediği anlaşılmaktadır. Zaten projenin başında ortak olan beş firmadan üçü hisselerini satarak projeden çıkmıştır. Diğer iki firmanın ise, yine aynı nedenlerle hisselerini Arap, Çinli ve İngiliz yatırımcılara satarak projeden çekilmeyi düşündükleri iddiası iyice yaygınlaşmıştır.

Her ne kadar yatırımcılara işletme süresince İstanbul’un Avrupa Yakası’nda başka bir havalimanından yolcu taşımacılığı yapılmayacağı garantisi verilmişse de, yine iddialara göre potansiyel alıcılardan bazıları olası iktidar değişikliğinde bu imtiyaz maddesinin iptal edilmesinden endişe etmekte, o nedenle Atatürk Havalimanı’nın geri dönülmeyecek şekilde yıkılmasını istemektedir.

“İKİ HAVALİMANI BİRLİKTE KULLANILABİLİR”

Başta Turizm bakanı olmak üzere bazı politikacılar Atatürk’ün pistleriyle İstanbul Havalimanı pistlerine yaklaşımın üst üste bindiğini bu nedenle Atatürk’ün kuzey-güney doğrultusundaki pistlerinin artık kullanılamayacağını iddia etmektedir. Ancak bu iddia çok tartışmalıdır. Nitekim konuya teknik olarak sayın bakandan çok daha vakıf olan Emekli Hava Pilot Tümgeneral İrfan Sarp İstanbul gibi kentlerde üç ve daha fazla havalimanına gereksinim olduğunu, Atatürk, İstanbul ve Sabiha Gökçen havalimanlarının nasıl birlikte çalışabileceğini, anlatmış Atatürk’ün kuzey pistleriyle İstanbul Havalimanı pistlerinin nasıl birlikte çalışabileceğini detaylandırmış ve bunu çizimlerle desteklemiştir.

“ATATÜRK HAVALİMANI, İSTANBUL HAVALİMANI İŞLETMECİLERİNE DEVREDİLSİN”

Türkiye’de halen sürmekte olan toplumu kutuplaştırmaya yönelik politik ortamda bu konunun çözümü kolay görülmemektedir. O nedenle 10 Şubat 2019 tarihinde kaleme aldığım ancak politik ve/veya ticari nedenlerle hiç bir yerde yayınlatamadığım bir makalemde gündeme getirdiğim bir öneriyi bugün tekrar gündeme getirmek istiyorum.

Önerim de Atatürk Havalimanı’nın İstanbul Havalimanı yatırımcıları/işletmecilerine devredilmesi…

“HERKES KÂRLI ÇIKACAK”

Bu sayede, alanda ve çevresindeki kamu ve özel sektörün tüm alt ve üst yapılarının, yani milli servetin kullanımına devam edilmesi mümkün olacaktır. İstanbul Havalimanı işletmecileri bu sayede hem yeri hatalı olan yeni havalimanında hava şartları vs gibi nedenlerle çıkabilecek sorunlarda operasyona destek olabilecek alternatif bir altyapıya sahip olacak, hem de havalimanına ileride yapılacak ikinci ve üçüncü aşama yatırımlarını geciktirebilecektir. Bu sayede 4 milyar Euro’luk finansman yükünü zamana yayarak hafifletebilecek, dolaysıyla ileride daha iyi koşullarda kaynak sağlamak olanağını elde edebilecektir. İstanbul Havalimanı yatırımcıları havalimanlarının işletme hakkını kendi elinde tutsa da iddialardaki gibi satsa da karlı çıkacaktır.

Kamu ve dolayısıyla toplum ek bir yatırım maliyetini garanti etmekten kurtulacak, söz konusu kaynak kamu tarafından daha etkin şekilde kullanılabilecektir. Sonuçta vatandaş, yatırımcı şirketler, İstanbul’un doğası ve kamu maliyesi bu işten kazançlı çıkacaktır. İşte size kazan-kazan bir projeye örnek…